Kararlı bir baba, pes etmeyen bir bebek ve sadece akşamları havlayan bir anne...


Ha ayaklandı ha yürüyecek derken bizim bızdık totoyu kaldırmayı başardı. Koltuk kenarlarından pufun köşesine tv sehpasından berjere salonu keşifler başladı. Bir yerlere tutunup üstünü görebilmek için parmak ucunda yükselmeler, “hımmm, ne varmış orada” bakışları atmalar.
Yürüme aşamasına nasıl bu kadar çabuk adapte olabildik, inanın ben de bilemiyorum. Ceviz yedirdiğimden midir her gün ? vitamin almasından mı ? Çevresinde gördüklerini depolayıp bir anda kullanıma açmasından mı ? Yoksa yaştaşı güler yüzlü Uygar’ımız kıpır kıpır evi turladığı için mi ?
– Babasıııı, ne yaptın oğluma, bu kadar hızlı söktü bu işi.. ?
Evde sürekli temel hareketlerin alıştırmasını yapmışlar. Otur, kalk, dizlerini kır, yerden oyuncak al hareketleri. Doğrulma hareketleri yapmak istediğinde bol bol antrenman tabii. Duvara tutuna tutuna yürümüşler hattakine. KARATE Kid ve çekirge misalı çalışıyorlar.
Şimdi ne durumdayız, emekliyoruz, doğruluyoruz ve yavaş yavaş annenin sıcak çay keyfine doğru sıralayabiliyoruz. Ben yerlerde zaman zaman havlayan, zaman zaman “me”leyen bir hayvanat oluyorum, oğluş belli, o baş kahraman. Nedense baba bir kılığa girmiyor. Öğrencisiyle yüz göz olmak istemiyor sanırım.

Sevgiler dostlarım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder