Anneee çişim geldii..


Belki yazdım belki yazmadım. Tam geçen sene Eylül’de apar topar evimize taşınmıştık. Şimdilerde daha rahat görebiliyorum ki, koca bir seneyi taşınma telaşıyla geçirmişim. Taşınmak bir yıl sürer mi demeyin, küçük detayları, fotoğaf çerçevelerini, küçük vida işlerini hesaba katarsak baya bir sürüyor. Hele hele ilgi bekleyen 3 yaşında bir oğlunuz varsa..
İlerleyen günlerde taşınma ile ilgil püf noktalarımı paylaşacağım. Fakat şimdi biraz Doruk’tan behsetmek istiyorum.

Yüzlesme zamanı ;)

Yine uzun bir aradan sonra yazmaya, paylaşmaya başladım.Sevgili arkadaşım Can’ın gazıyla sahalara geri döndüm diyebilirim. Özlüyordum yazmayı ama işte bir taraftan da yazamadığım günleri düşünüp ödevini yapmamış çocuk gibi üzülüyordum. Haydi rastgele..

Kreş ne getirdi ? Ne götürdü ?


Son günlerde eşim ve ben oğlumuzun yaptığı herşeye hayranlıkla bakar olduk. Konuşmaları, kullandığı kelimeleri, özellikle arabalara hayranlığı bizi öldürüyor. Ve de şunu fark ediyoruz. Bu kadar farklı kelimeyi, aktiviteyi bizden öğreniyor olamaz, çevresel faktörler var..

Küçük yaşlarda kreşten beklenen nedir ?


Size anaokuluna çok erken başlamamız gerektiğinden bahsetmiştim. Gelelim benim küçücük oğlum için kreşten beklediklerimize.. Biz aynen bakıcı ablası gibi ona annelik edebilecek ablası olacak bir öğretmen, sevgi dolu güvenli bir ortam, oğlumun mutluluğunu ve sağlığını amaç edinmiş bir yönetim bekliyorduk. Onun dışında hiçbir ekstra gözümde yoktu. Yok bale dersiymiş, dil öğretmeniymiş, İzmir’in en en iyisi eğitim veriyormuş.. Hiç gözümüzde olmadı. İnanın. Kreşten randevu aldık ve anaokuluna gittik.

2 yaşında kreşe başlanır mı ?


Sevgili anneler, sevgili babalar.. Bu soruyu birçok anne babanın kendisine sorduğunu biliyorum. Eşimle benim durumumu yaşayan çok fazla aile olduğuna inanıyorum. Annenin çalıştığı, büyükannelerin çok uzakta olduğu, şartların elvermediği, bakıcıların yeterli olamadığı durumlar birçoğumuz yaşıyor. İşte 4-5 ay önce biz de böyle bir dönemeçteydik.

Her insanın başına gelir böyle şeyler..


Merhaba arkadaşlar... :)
Nice nice aradan sonra enerjimi topladım, tekrar yazmaya karar verdim. Baya bir özlemişim. İlk başta ne yazacağımı bilemedim, bi körelmişlik çöktü üzerime fakat kısa sürede toparladım. Yazacak, size anlatacak o kadar çok şey oldu ki hayatımda.. Hepsini not ettim. Merak etmeyin, bir bir yazacağım.. :)

Evde güvenlik benden sorulur.. :)


Evde güvenlik uzun zamandır bahsetmek istediğim bir konuydu. Ha yazayım, ha yazayım derken artık bugünü buldu. Sizinle paylaşmadan duramayacağım. Bu güvenlik meğersem ne kadann hassas bir durummuş... Bizim ev meğersem ne kadann da güvensizmiş..
Üniversitede tasarım eğitiminin içinde bir dersimiz vardı. Özü ergonomiye dayanan bir ders. Konulardan biri de evde çocuk güvenliğiydi. Hatta ben en yakın arkadaşım Mineciğimle bu konuyu ele almıştım. Anketler hazırladık, evde bir çocuk için en tehlikeli bölgeleri belirledik. Pöhh.. Keşke o ödevi saklasaymışım. Okur okur gülerdim.