Dahi çocuk yetiştirme kaygısı

Nedir bu yarış, bu dahi çocuk yetiştirme arzusu anlamadım gitti. Arasıra anne yazışmalarında, sohbetlerde, ilanlarda görüyorum. Bir telaş, bir alavuş, kurslar, seminerler, en iy okullar, en iyi piano hocaları..
Yeni nesil çocuklarının resmen labaratuvar ortamında denenerek yetiştirildiğini düşünüyorum bu aralar. Doğallıktan uzak.. Bir ilan görüyorum, şöyle başlıyor. “ Dahi çocuk yetiştirmek isteyen anne ve babalar, bize gelin, ...” Bu çılgınlık da nedir.

Vicdanımız ne zaman rahat olacak ?


Geçen gün arkadaşlarla laflarken konu döndü dolaştı yine bizim bebişlere geldi. Bir arkadaşımız, yıllardır takip ettiği fakat doğum ve bebek nedeniyle ara vermek zorunda kaldığı bir turnuvaya katılmak istediğini söyledi. Turnuva Antalya’daydı, 8-9 gün süren bir turnuvaydı. Soruyu öylece ortaya atmıştı. Kendi kafa sağlığı ve mutluluğu için bebeği bıraksalar mıydı ? (ki sonrasında bu sağlık mutluluk bebeğe de yansıyacak) yoksa gitmese miydi ?

Elimdeki kitabı bitirebilmek istiyorum, bitirsem de kitabı okumak yetmiyor...


Birkaç haftadır annenin iş yaşamı, kalan zaman ve bebeği ile ilişkisini anlatan bir kitap okuyorum. Birçoğunuz biliyorsunuzdur. Sabiha Paktuna Keskin’in “Anne işte” adlı kitabı. Çok memnun kaldım, çok akıcı bir dil, yaşanmış hikayeler. İyi, güzel ,hoş da ben bu kitabı neden bitiremiyorum. Okuyan arkadaşların şöyle dediğini duyar gibiyim. “ o kitap birkaç hafta gitmez ki 2 günde okunur”. Fakat ne diyeyim, adı üstünde “anne iştee”.

Kadına uygulanan şiddete karşı tek yürek !!


Bugünlerde tekrar konuşulmaya başlayan bir konu var. Siz de takip etmişsinizdir. Devlet eşinden ayrılan, sığınma hakkı isteyen, koruma bekleyen kadınları koruyabiliyor mu sorusu ortalıklarda dolanıyor. Gazeteler yazıyor, tartışma programları düzenleniyor... Kendi aramızdaki sohbetler bir o kadar. Konu her açıldığında içimden köpürmeye başlıyorum. Devletin korumasını bir yana bırakın, kadın kocasından, patronundan, babasından, eski eşinden niçin şiddet görüyor ? Neden bu kadar kolay, kadın niçin hakkını koruyamıyor, neden insan gibi yaşamasına izin verilmiyor? Sinirleniyorum, üzülüyorum. İşte bu nedenlerle yazmadan edemiyorum.

Ayakları üstünde duran Doruk :)


Son dönemde arkadaşlarım nasıl bu kadar çabuk zayıfladığımı sormaya başladı. Ben de bir ara düşündüm neden bu kadar çabuk oldu diye. Neden olacak ? Bizim bızdık artık bıraktığım yerde durmuyor da ondan...
Uzunca bir süredir emekleyerek mesafe katetmeye çalışan Doruk artık bu yöntemin onu yavaşlattığını düşünmeye başladı bence. Emekle emekle nereye kadar. İlk başlarda birkaç adıma cesaret edebiliyordu, sonra duff yere. Hele ki bebek bezleri baya bi kalın. Sonra sonra bizim alkışlarımızla hevese gelerek adımlarını arttırmaya gitti. Şimdi hızına şaşırıyorum. Çalışan başarır elması kızarır demişler...